HB Ofisi
Türkiye’de önemli işlere ve farkındalık yaratan sosyal sorumluluk projelerine imza atan vakfın ofisi, Beyoğlu’nun İstiklal caddesini kesen, önemli tarihi yapılarından birinde yer almaktadır. Yapının birinci dereceden tarihi eser değerinde olması, tasarımcıları yapının orijinalinde yer alan yapısal elemanlara dokunmadan ofisin ihtiyaçlarını karşılar ve mekansal olarak onlara katma değer sunar nitelikte bir proje oluşturmaya yönlendirmiştir.
Tarihi yapının iç mekanında bulunan tavan göbekleri, kartonpiyer işlemeler, arch şeklindeki mevcut pencere açıklıkları ve masif ahşap söveler mekanın kimliğini oldukça belirgin bir biçimde ortaya koymaktadır. Güncel sorunlara eleştirel ve modern bir bakış açısı getiren vakfın kimliğine de uygun olacak şekilde tasarlanan ofis iç mekanı geçmiş ve geleceği buluşturur nitelikte bir tavır sergiler. Ofisin iç mekanı tasarlanırken vakfın “kimlik” özelliklerinin oldukça önemli bir yeri olmuştur.
Program: Ofis, 320 m²
Konum: Beyoğlu, İstanbul, Türkiye
Yıl: 2019
Yüklenici: Aks Mimarlık & İnşaat
Fotoğraflar: Altkat Mimari Fotoğrafçılık
Bir toplantı odası, yönetici odası, dört çalışma alanı, kamusal mutfak, lounge alanı ve iki terastan oluşan ofis; toplamda 320 metrekarelik bir alanı kaplar. Mekanın girişi, koridorları ve toplanma mekanı olarak kurgulanan mutfak gibi kamusal mekanlar çalışanların kendi içindeki iletişimini destekler ve çoklar niteliktedir. Ofisin girişinde yer alan holde tasarlanan karşılama panosu, ofisin geliştirdiği projelerin içeriğinde yer alan kavramların sembollerini barındırır. Bunun yanı sıra bitki saksılarının entegre oldugu panoda ofise gelen ziyaretçilere hediye olarak sunulan “tohum bombaları” yerleştirilmiştir. Kırsalda dahi soyları tehlikede olan arıların üremesi ve çoğalması için elzem olan bitkilerin tohumlarını içeren tohum bombaları ziyaretçiler tarafından şehirdeki bahçelere atılarak kentsel mekanda doğal hayatın sürekliliğini sürdürmek için bir gerilla aktivitesine dönüşür. Vakfın oluşturmak istediği farkındalığa destek olan bu modülün yanı sıra yine girişte yer alan “uçan kitaplık” bugüne kadar ürettikleri içerikleri kitaplaştırarak sergiledikleri bir vitrine dönüşür. Yine ziyaretçilerine hediye ettikleri kitapların incelenebildiği ve sahiplenilebildiği modül niş içinde yerini alır. Yine vakfın önemsediği kadın hakları ve eşitlik temasına istinaden, yönetici odasında bir kadın profilinin yok olan yüzünden oluşan bir enstelasyon yerleştirilmiştir. Ofisin geneline yayılan bu sanatsal öğeler ziyaretçilerde merak uyandırırken, çalışanların da daha çok sahiplendiği kullanım alanları oluşturur.
Ofis planimetresi ve çalışma biçimleri tasarlanırken, dirsek teması ile çalışması gereken profiller bir arada kurgulanmış; dolaylı olarak birbirinden haberdar olması gereken gruplar yakın şekilde yerleştirilmiştir. Gündelik ofis yaşantılarında çalışanların geliştirdikleri projeler ve çalışma metotları ofis alanlarının tasarlanmasında büyük rol oynamıştır. Vakfın politik ve sosyolojik yaklaşımlarına da uyar nitelikte geliştirilen konseptte, mekan kullanımından malzeme seçimlerine kadar sürdürülebilirlik ve doğal ürün kullanımı ön planda tutulmuştur. Ofisin çalışma alanlarında yer alan kişisel ve dönüştürülebilir mantar panolardan masa yüzeylerinde tercih edilen bambu kaplamaya kadar her dokunuşun kimliği yansıtması önemsenmiştir. Çalışma istasyonlarındaki kişiselleşme, çalışanların farklı iş modellerine ve kimliklerine göre şekillenebilir niteliktedir. Kitap ve dosya sayılarının oldukça çok olduğu ofiste, çalışan modüllerine kitaplıklar entegre edilmiştir. Ortak alanlar olarak tanımlayacağımız koridorlar ve mutfak lounge bölümünde ise kamusal kullanımlara ev sahipliği yapan dijital nişler, haberleşme dosyaları ve bilgilendirme panoları bulunmaktadır. Gündelik ofis yaşantısını destekleyen kamusal alanlarda birlikte yapılabilecek aktiviteler arasında, balkonda yer alan kompost bölümü, yenilebilir bitkilerin (nane, kekik, fesleğen vb.) yer aldığı duvar da yerini alır.