Park Pavilyonları

Program: Park Pavilyonları Kentsel Tasarımı

Konum: Kağıthane, İstanbul, Türkiye

Yıl: 2013

Volkan Taşkın ve Batu Kepekçioğlu ile işbirliği

SERA YAPISI

KAMUSAL WC

Proje konusu, İstanbul Alibeyköy’deki bir belediye parkı için geliştirilen ve parkın ana gezinti rotasına ikincil yollarla bağlanarak kullanılması öngörülen ‘tip umumi tuvalettir’. Tasarım sürecine, gündelik hayatta karşımıza çıkan ‘tip ümmimi tuvaletler ‘in bir ‘tasarım konusu ve sorunsalı olarak ele alınma biçimleri ve bunun sonucunda ortaya çıkan tipolojilerin eksikleri sorunsallaştırılarak başlandı. Sürecin sonunda varılan nokta, umumi tuvaletin bir tasarım nesnesi olarak ‘mekansallaştırma’ kaygısı güdülmediği idi. Karşılaşılan tasarımlarda gözlemlenen yaklaşımlardan birincisi; problemin kadın ve erkek tuvaletlerinden oluşan kompakt ‘bir servis kutusu’ olarak anılmasıdır. Bir kutu olarak tasarlanan konvansiyonel umumi tuvalet tipleri, sadece iç mekândan oluşmakta ve tuvalet boşaltım için servis veren bir ‘makine’ gibi şekillendirilmektedir. Çevre ile ilişkileri sadece cephe düzeyinde kurgulanmakta; kamusaldan mahreme geçişteki mekansal hiyerarşi ihmal edilmektedir. Bu yüzden “iyi tuvalet” kriterleri çoğu zaman “şık” cephe kaplaması ve iç mekân tasarımları bağlamında değerlendirilmektedir. Bu çözümlerdeki her birime, dışarıya açılan bir kapıdan girilmekte, mahrem ile kamusal arasındaki geçiş ihmal edilmektedir.

TEK SAFLI MESCİD

“İbadetin en saf hali ile mekansallaşması”

Sultangazi Kırkçeşmeler Parkı’nda yapılması düşünülen ikinci yapı bir ibadet yapısı: mescit. Bu mescit yapısı için, daha önce projelendirilen fakat uygulamaya konmayan tek saflı caminin uygulamaya yönelik hali denilebilir. Saf. Cemaat namazının kurucu birimi… ‘Saf tutmak’. Cemaat olmanın ilk adımı… Cüzlerin yan yana, omuz omuza gelip birleşerek birlikteliklerinde külli varlığı müşahedeleri…

“Tek saflı mescit”, cemaat ile namaz kılmanın kurucu eylemi olan “saf tutma”nın başladığı o ilk safın, geleneksel çok saflı ibadet alanı boyutlarıyla kesintiye uğramadan devam ettirildiği bir mescit tahayyülü.

Aslında İslam’ın da gerektirdiği gibi, bütün dünya bir zemin olarak ibadet yapmaya uygundur. Bu bağlamda, birey yani mümin bütün dünyayı bir ibadethane olarak görebilir. İslam’ın tavsiye ettiği cemaat halinde ibadetin ise kurucu ögesi inanan kişinin yanından bir başka inanan ile birlikte ibadet etmesi yani “saf”ı oluşturmaya başlamasıdır.